Bakara sûresinin 28. âyetinde
insanlara "cansız nesneler" (lafzî anlamıyla "ölüler") iken hayat verildiği,
sonra yine öldürülüp tekrar diriltilecekleri bildirilmiştir.
"Ölüler iken diriltilme" ifadesi bazı kimselerin aklına,
ilk ölü olma halinden önce de bir hayatın bulunması gerektiği düşüncesini getirmiştir.
Buradan da insanların defalarca ölüp başka bir bedende yeniden dünyaya geldikleri
(Reenkarnasyon, tenâsüh) inancı ortaya çıkmıştır.
Bu inancı, Kur'ân-ı Kerîm'den ve hadislerden çıkarmak ve delillendirmek mümkün değildir.
Çünkü bir başka âyette "Rabbimiz, bizi iki kere öldürdün ve iki kere dirilttin, biz de günahlarımız itiraf ettik, buradan çıkmanın bir yolu yok mu dediler" buyurulumuştur (Mü'min 40/11).
"Kur'an âyetleri birbirini açıklar" kaidesinden hareket ederek 28. âyeti ele alırsak bunu,
"peş peşe defalarca ölüp her defasında bir başka bedende dünyaya gelme, dirilme" şeklinde anlamamız tutarlı olmaz. 40/11. âyete göre "Ölmek de iki keredir, dirilmek de iki keredir."
İki âyeti, aynı olayın iki ayrı yönden açıklanması olarak aldığımızda şu mâna ortaya çıkar:
İnsanlar yaratılmadan, doğmadan önce yokturlar ve bu bakımdan ölü gibidirler,
önce bu ölülere (yoklara) varlık ve hayat verilmiştir; "Bu, birinci diriltmedir."
Sonra dünya hayatını tamamlayanlar birinci ölümü tatmışlardır, bütün dünya insanlarının ve
dünyanın ömürleri sona erip kıyamet kopunca yeryüzünde canlı kalmamıştır.
Arkadan sûra üflenmiş ve bütün insanlar yeniden diriltilmişler, âhiret hayatına başlamışlardır;
"Bu da ikinci diriltmedir". Özetleyecek olursak insanlar yok iken var edilmişler,
sonra dünyada bir kere ölmüşler, kıyametten sonra da ikinci kez hayata gelmişlerdir;
iki ölüm ve iki dirilme bundan ibarettir.
İkinci âyete göre "Yaşayan insanın iki kere ölmesi ve her iki ölümden sonra da birer
kere dirilmesi gerekir, yukarıdaki açıklama buna tam olarak uygun düşmüyor" denilecek olursa;
şöyle açıklama yapmak da mümkündür:
Yaşayan insan eceli gelince ölmüştür, kabirde dirilmiştir, ilk sorgudan sonra tekrar ölmüş ve kıyametten sonra tekrar dirilmiştir. Yok iken yaratılma ve can vermeye "ölü iken diriltme" demek mecazi olduğu için gerçek mânada (hakikat mânasında) iki kere ölme ve dirilme olayı da Mü'min sûresindeki
âyette açıklanmış olmaktadır.
Ölmek ve dirilmekle ilgili âyetler nasıl yorumlanırsa yorumlansın, ölmenin iki ve dirilmenin de
iki kereden ibaret olması sonucu değişmez.
Bu vâka da Reenkarnasyon inancına ters düşer, onun asıl olmadığını ortaya koyar.
Ayrıca birçok âyet ve hadisin açıkladığı "insanın yaratılma amacı, dünya hayatının
sebebi ve hikmeti, ölümden sonra dirilerek dünyada hak edilene göre mükâfat veya
ceza görme gerçeği, insan nefsinin terbiye edilerek kâmil insanın olgun nefsi haline
gelebilmesi için gösterilen yollar ve çareler...", yeniden bedenlenme inancının
İslâm'a aykırı olduğunun kesin kanıtlardır.
insanlara "cansız nesneler" (lafzî anlamıyla "ölüler") iken hayat verildiği,
sonra yine öldürülüp tekrar diriltilecekleri bildirilmiştir.
"Ölüler iken diriltilme" ifadesi bazı kimselerin aklına,
ilk ölü olma halinden önce de bir hayatın bulunması gerektiği düşüncesini getirmiştir.
Buradan da insanların defalarca ölüp başka bir bedende yeniden dünyaya geldikleri
(Reenkarnasyon, tenâsüh) inancı ortaya çıkmıştır.
Bu inancı, Kur'ân-ı Kerîm'den ve hadislerden çıkarmak ve delillendirmek mümkün değildir.
Çünkü bir başka âyette "Rabbimiz, bizi iki kere öldürdün ve iki kere dirilttin, biz de günahlarımız itiraf ettik, buradan çıkmanın bir yolu yok mu dediler" buyurulumuştur (Mü'min 40/11).
"Kur'an âyetleri birbirini açıklar" kaidesinden hareket ederek 28. âyeti ele alırsak bunu,
"peş peşe defalarca ölüp her defasında bir başka bedende dünyaya gelme, dirilme" şeklinde anlamamız tutarlı olmaz. 40/11. âyete göre "Ölmek de iki keredir, dirilmek de iki keredir."
İki âyeti, aynı olayın iki ayrı yönden açıklanması olarak aldığımızda şu mâna ortaya çıkar:
İnsanlar yaratılmadan, doğmadan önce yokturlar ve bu bakımdan ölü gibidirler,
önce bu ölülere (yoklara) varlık ve hayat verilmiştir; "Bu, birinci diriltmedir."
Sonra dünya hayatını tamamlayanlar birinci ölümü tatmışlardır, bütün dünya insanlarının ve
dünyanın ömürleri sona erip kıyamet kopunca yeryüzünde canlı kalmamıştır.
Arkadan sûra üflenmiş ve bütün insanlar yeniden diriltilmişler, âhiret hayatına başlamışlardır;
"Bu da ikinci diriltmedir". Özetleyecek olursak insanlar yok iken var edilmişler,
sonra dünyada bir kere ölmüşler, kıyametten sonra da ikinci kez hayata gelmişlerdir;
iki ölüm ve iki dirilme bundan ibarettir.
İkinci âyete göre "Yaşayan insanın iki kere ölmesi ve her iki ölümden sonra da birer
kere dirilmesi gerekir, yukarıdaki açıklama buna tam olarak uygun düşmüyor" denilecek olursa;
şöyle açıklama yapmak da mümkündür:
Yaşayan insan eceli gelince ölmüştür, kabirde dirilmiştir, ilk sorgudan sonra tekrar ölmüş ve kıyametten sonra tekrar dirilmiştir. Yok iken yaratılma ve can vermeye "ölü iken diriltme" demek mecazi olduğu için gerçek mânada (hakikat mânasında) iki kere ölme ve dirilme olayı da Mü'min sûresindeki
âyette açıklanmış olmaktadır.
Ölmek ve dirilmekle ilgili âyetler nasıl yorumlanırsa yorumlansın, ölmenin iki ve dirilmenin de
iki kereden ibaret olması sonucu değişmez.
Bu vâka da Reenkarnasyon inancına ters düşer, onun asıl olmadığını ortaya koyar.
Ayrıca birçok âyet ve hadisin açıkladığı "insanın yaratılma amacı, dünya hayatının
sebebi ve hikmeti, ölümden sonra dirilerek dünyada hak edilene göre mükâfat veya
ceza görme gerçeği, insan nefsinin terbiye edilerek kâmil insanın olgun nefsi haline
gelebilmesi için gösterilen yollar ve çareler...", yeniden bedenlenme inancının
İslâm'a aykırı olduğunun kesin kanıtlardır.