Mustafa Kemal ATATÜRK ve Stalin - II 47334412


Join the forum, it's quick and easy

Mustafa Kemal ATATÜRK ve Stalin - II 47334412
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Mustafa Kemal ATATÜRK ve Stalin - II

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Mustafa Kemal ATATÜRK ve Stalin - II Empty Mustafa Kemal ATATÜRK ve Stalin - II Çarş. Şub. 25, 2009 12:29 am

Bazooka-Z

Bazooka-Z
Administratör
Administratör

Stalin’in Sovyetler Birliği’nin başında olduğu dönemler…

Sovyetlerin Ankara Büyükelçisi de ünlü diplomat Karahan… 1917 Ekim devrinin yıldönümlerinden birinin sabahına Stalin, son derece sivri, anlamsız ve onur kırıcı bir demeç veriyor. Bu demecinde şunları söylüyor:
“Herkes bilsin ki Rus milleti; Boğazlar’la Ardahan’ı ele geçirmekten asla vazgeçmiş değildir. Ve asla vazgeçmeyecektir. Çok yakın bir zamanda bu davalarımızı halletmiş olacağımızı şimdiden müjdeliyorum…”

Aynı gece Ankara’da Sovyet Büyükelçiliğinde de ihtilalin yıl dönümünün kutlama törenleri yapılıyor. Cumhurbaşkanımız ve Türk milleti’nin her şeyi olan Mustafa Kemal ATATÜRK, gece yarısına doğru Stalin’in bu densiz demecinden haberdar oluyor ve maiyetine emrediyor:
“arabaları hazırlayın gidiyorum.”
“ Paşamız bu saatte nereye gidecekler?”
“Sovyet sefaretine…”

Mahiyetin etekleri tutuşur. Çünkü olayı kavrarlar. İçlerinden birisi, ******’e : “Paşa hazretleri nasıl olur? ... Protokolsüz mü? Nasıl gidersiniz?” “Ben protokol falan dinlemiyorum çocuk. Stalin, vatanımın topraklarına göz dikmiş, sen bana protokolden bahsediyorsun. Hazırlayın arabaları …” diye cevap verir Büyük önderimiz. Hiç kimse karşı çıkamaz ve arabalar hazırlanır. ****** ve mahiyeti Sovyet Sefaretinin kapısına dayanırlar. Ulu önderimiz yüzü asık bir şekilde yukarı çıkar ve o sırada sefarette büyük bir balo vardır. ******, kendisini karşılayan büyük elçi Karahan’ı görünce, “Merhaba Karahan” der ve aynı sert ifadeyle devam eder “Rahatsız ettik ama sen benim şahsi dostumsun, kusura bakmazsın. Bir hususu esasında anlamaya geldim.” “ Emredin Sayın Başkan”.

“Ajanstan öğrendiğime göre başkanınız Stalin, Ardahan’la Boğazları İstemiş. Karar katiymiş. Pek yakın bir gelecekte de bu kararını uygulayacakmış. Tam böyle söyleyip söyleyemediğini bilemem. Ama buna benzer bir şeyler söylemiş. Tabii ki bu nutkun bir sureti de sende vardır. Getir bakalım şunu da işin aslını, faslını iyi anlayalım.”

Stalin’in nutku getirilir. ******, metnin o kısmını yanındakilere kelime kelime tercüme ettirir. Nutuk, ajanstan geçen metin ile aynıdır. ****** sorar: “Karahan, sefaretin telsizinden derhal Stalin’i bulduracaksın. Bu beyanatından vazgeçip geçmediğini soracaksın. Başkanın tükürdüğünü yalayacak. Yalamazsa, ben ne yapacağımı bilirim. Bu cevap bu gece gelecek. Çünkü benim, senin başkanından daha önemli bir kararım var. İstediğim cevabı almadan sefaretinizden dışarı adım atmam. Eğer, cevap istemediğim şekilde gelirse bil ki, buradan çıkıp doğru Rus sınırına gideceğim…”

Karahan, çaresizlik içinde telsizin başına koşar ve ******’ün söylediklerini aynen nakleder. Stalin’den gelen cevap Büyük önderimizi tatmin eder. Çünkü cevapta aynen şunlar söylenmektedir: “Stalin sürçü lisan eylemiştir. Boğazlarla Ardahan’ı almak gibi bir arzusu katiyetle yoktur…” ******, cevabı okuduktan sonra Rus Büyükelçisi Karahan’a hitaben; “Karahan, seni yarın geri çağırırlar ve yaşatmazlar. Uzun süredir tanışıyoruz, istersen bize iltica et.” Karahan bu teklife olumsuz cevap verir ve cevabı telgraftan hemen sonra gelen bir telgrafla geri çağrıldığını açıklayarak: “Teşekkür ederim. Sizi tanımış olmam bile kâfidir. Ancak memleketinizdeki vazifem sona ermiştir. Yarın hareket edeceğim.” ****** fazla ısrar etmez ve Çankaya’ya döner.
On gün sonra şöyle bir haber gelir: “Sovyetler Birliği’nin eski Büyükelçisi Karahan fırında yakılmak suretiyle idam edilmiştir…”

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz